İslam ümmetinin Kuranla ilişkisindeki kopukluk asırlar öncesine uzanıyor. Kurana gösterilen ilgi onun şeklini tazimden öteye geçmiyor.
İslama olan duygusal yönelim, vahyi ilkelerin kılavuzluğuna muhtaçken; bu yönelim vahiy dışı kaygılarla üretilen beşeri kültürlerin çekim alanınca kuşatılıyor ve kitlelerin dini kimliği bulanıklıktan kurtulamıyor. Bu bulanıklıkla, net bir Kurani bilincin ve bağımsız Müslüman kimliğin oluşumu mümkün olamıyor. Toplumsal yaşamımızda da tevhid ve adaletin hâkim ...