Zifiri karanlık. Hiç bir yer görünmüyor. Yürüyorum. Bu bir yol olmalı. Birdenbire ortalık aydınlanıyor, yanılmamışım bu bir yol.
- Haydi yürü, yürü hızlanmalısın.
- Bakıyorum. O, Mustafa. Bana gülümsüyor. Yüzü yine pırıl pırıl. Onun adımlarına ayak uydurmaya çalışıyorum. Adeta beni peşinden sürüklüyor.
Yol gittikçe daralıyor. Gün batmaya başlıyor.
- Çabuk ol güneş batmak üzere
- Nereye gidiyoruz?
- Güneşin doğduğu yere...