Elektriğin gittiği bir akşam, mum ışığında Sümeyra için yazıyordum… Yuvarlak tahta masanın üzerinde yanan sönük mum alevi, üzerindeki lambayla göz göze gelmişti. Onları gördüm. O ikisinin birbirlerine nasıl baktıklarını. Mum, pabucu dama atılmış, eski ilgiyi göremeyen evin büyük çocukları gibi nefretle bakıyordu tepesinde birden yanıveren beyaz florasana. Masum bir çocuk gibi ağlamak üzereydi sanki. Ağlasa alevleri sönecek, bir daha ihtiyaç olsa bile kullanılmak istenmeyecekti. İçine akıttı göz ...